Murger Tomb

Murger Tomb
Henri Murger, Cimetiére de Montmartre, Eylül 2015

Tuesday, January 5, 2016

Schubert Kış Uykusu’nda

Soğuk, karlı ve karanlık kış günlerinde herkesi az veya çok bir kasvet kaplar, daha çok düşünür, belki biraz da içine döner. İşte böyle bir atmosferde, tam da karla kaplı bir yılbaşında, tatil için Kapadokya'ya gitmeden önce bir arkadaşımın tavsiyesiyle izlemeye başladığım Kış Uykusu filmi beni oldukça etkiledi. 


Kış, geçtiğimiz yüzyıllar içinde en çok, Romantizmle anılan 19. yy.ı çağrıştırır: gece, ay, doğa, birey, aşk, ölüm, mistisizm ve geçmişe özlem. Ünlü Alman Romantik besteci Franz Schubert'i (1797-1828) bir kelimeyle tarif etmek gerekirse benzetilecek şeylerin başında kesinlikle kış gelir. Nuri Bilge Ceylan da böyle düşünmüş olacak ki karlar altındaki Kapadokya'da geçen Kış Uykusu filminde müzik olarak Schubert'i kullanmış.

2014 yılında Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülünü kazanan Kış Uykusu'nda hostel işletmecisi Aydın Bey rolünde Haluk Bilginer, eşi Nihal rolünde Melisa Sözen ve kardeşi Necla rolünde ise Demet Akbağ oynamaktadır. 3 saat 16 dakika süren filmde Aydın Bey ömrünün ve evliliğinin kışını yaşayan, çevresinin kendisinden beklediği gibi ünlü bir tiyatrocu olamamış, kimsenin (ablasının bile) okumadığı bir yerel gazetede köşe yazıları yazmaktan başka uğraşı kalmamış yalnız bir "aydın"dır. Yörede birçok gayrimenkulü vardır ancak o bunlarla uğraşmak yerine daktilosunun başında, yazılarıyla ve düşünceleriyle uğraşır. Kendisi, eşi, ablası, arkadaşı Suavi, hepsi kış uykusundadır. İstanbul'dan Kapadokya'ya gelmiş; kırın ataletine bürünmüş, onunla aynı uykuya gömülmüşlerdir. Yalnızlardır.

Karda Avcılar, Yaşlı Bruegel, 1565
Sinemada müzik, birçok değişik şekilde kullanılabilir. Kış Uykusu'nda ise yine Romantik bir besteci olan Wagner'vari bir şekilde, Leitmotiv olarak kullanılır. İlk kez Richard Wagner'in (1813-1883) operalarında kullanarak sanat dünyasına kazandırdığı leitmotiv, bir eser boyunca belirli bir kişi, durum ya da fikirle birlikte belirli bir temanın sürekli tekrarlanmasını ifade etmektedir. Filmde baş kahraman/protagonist Aydın Bey'in yalnızken, kendi içine döndüğü anlarda usulca çalmaya başlayan Schubert'in La Majör Piyano Sonatı'nın 2. bölümü (Andantino) de Aydın Bey'in leitmotiv'i olarak karşımıza çıkar.

Kendi eserlerinde sık sık işlediği bir tema olmasının yanı sıra ölüm, Schubert'i çok erken yakalamış ve müzik ve sanat tarihindeki en trajik sonlardan birine neden olmuştur. Filmde duyduğumuz 20 numaralı La Majör Piyano Sonatı, 31 yaşındaki erken gidişinden önceki son aylarda bestelediği ve olgunluk çağının en önemli başyapıtlarından sayılan üç piyano sonatından biridir. En çok döneminin ünlü şiirlerini besteleyerek yaptığı şarkılarıyla (Lied) tanınan Schubert'in bu sonatlarında da şiirsel, şarkı gibi, hikaye anlatan ve dinleyenle konuşan bir yön ön plana çıkar. Müziğin ilk notalarından itibaren ölüme çok yakın olduğunu hisseden, geçmişin mutlu anlarını hatırlayarak avunan ve bir gün yine onlara kavuşup kavuşamayacağını bilmeden çabalayan birinin içinden geçen özlemler dingin bir heyecanla duyulur.

Schubert'in müziği, Aydın Bey'in ve diğer karakterlerin üzerlerine ölü toprağı atılmış gibi, hiç bitmemecesine kış uykusuna yatmış hallerini çok iyi tamamlar. Öyle ki, insana yalnızca bir gün bahar yeniden gelecek mi, güneşin doğuşunu bir kez daha görebilecek miyiz diye düşünmekten başka seçenek kalmaz.



Schubert Dinleme Önerileri:
Winterreise D.911 (Şarkı Kitabı)
Der Tod und Das Madchen D.531 (Yaylı Dörtlüsü)
Bitmemiş Senfoni D.759 (Senfoni)
Erlkönig D.328 (Şarkı)