Murger Tomb

Murger Tomb
Henri Murger, Cimetiére de Montmartre, Eylül 2015

Monday, July 13, 2015

yeni çıkan ilginç isimli gruplar ve barış bıçakçı "veya" yeni nesil türk gerçekçiliği

Barış Bıçakçı'nın Baharda Yine Geliriz kitabı, birbirinden bağımsız ama üst başlıkta hepsi birbirine bağlı kısa hikayelerden oluşuyor. Birbirinden bağımsız çünkü aynı karakterler değil, olaylar birbirinin devamı değil. Birbirine bağlı çünkü "Yüzlerce insan, bazen birbirlerinin yolunu keserek oradan oraya gidip geliyor..." Anlattığı olaylar da sıradan, gündelik şeyler, anlatım biçimi de çok sade, gündelik.

İlk olarak 2006 yılında yayınlandığı dönemden beri tam da Türkiye'de sanatta bir kırılma yaşandı ve yaşanıyor, siz de fark ettiniz mi bilmem? Sinemada Yeni Sinema'cılar "Çoğunluk" gibi filmlerle yeni bir gerçekçilik anlayışı ortaya koyarken, Büyük Ev Ablukada gibi yeni çıkan müzik grupları da müzikte yeni bir sadelik başlattı; özellikle sözlerde. Tam da Barış Bıçakçı'nın Baharda Yine Geliriz'i gibi, birbirinden bağımsız ama birbirlerine bağlı hikayeler anlattılar şarkılarında. Günümüzde Yüzyüzyken Konuşuruz gibi, henüz ortaya çıkmamış "Aynen Öyle İşte" gibi gruplarla bu süreç devam ediyor.

Sanata gerçekçilik geleli, gündelik hayat ana konu olarak gireli yüzyılı aşkın bir süre geçti zaten, Türkiye'ye geleli de.. (bu durum kimilerince "estetik öldü" şeklinde de ifade ediliyor.) Ama şimdi bunu gündelik bir dille de yapıyorlar. Metaforlar, "büyük aşk anlatıları", büyük duygular, vb. yerine, tam da günümüzde iyice çığırından çıkan şehir yaşantısında nefes alıp veren, işe-okula giden veya üniversiteyi bitirip iş bulamayan insanların hepsinin birbirinden bağımsız ama birbirlerine bağlı hayatlarını anlatıyorlar.

Bir de şundan bahsetmek istiyorum: peki bunu böyle mikro düzeyde ve gündelik şekilde yapınca bu işler sanatsal değerinden, verilen emekten, estetik değerinden bir şey yitiriyor mu? Tabiki hayır! Her şeyin kusursuz, çok anlamlı, çok değerli, çok özel, çok büyük olduğu dönem ve onun sanatı zaten geride kaldı; büyük anlatılar son buldu. Sanat zaten yaşadığı dönemi yansıttığı ve o dönemde/coğrafyada yaşayan insanlara değebildiği sürece kalıcı olabiliyor; sanat olabiliyor. Aynı şeyi iyi yapmak ve kötü yapmak arasında da fark var tabi, bence bu bahsettiğim ve burada bahsetmediğim birkaç grup da bunu iyi yapanlardan (örneğin Sofar'da çıkanlar da..).
Bu nedenle ucuz/kolay müzik yaptıklarını değil, aksine bugün, şehirde yaşayanları anlattıklarını ve bunun da ancak bu şekilde anlatılabileceğini düşünüyorum.

Ellerine, ağızlarına sağlık, hayatımıza heyecan, umut ve keyif katıyor, kulaklarımızı şenlendiriyorlar.


No comments:

Post a Comment