MISIR’da MAKAM MÜZİĞİ
Mısır, nüfusunun yüzde 90’ı Müslüman olan ve
neredeyse tamamında Arapça konuşulan yetmiş milyondan fazla nüfuslu bir Kuzey
Afrika ülkesidir. Çeşitli müzik geleneklerinin yanı sıra, makam müziği
geleneksel Mısır müziğini oluşturur. “Kentsel bölgelerde, özellikle Kahire’de
Arap müziği yaygındır. Vokal türler ise diğerlerine oranla daha çoktur.
Unisonların ve paralel oktavların kullanıldığı Heterefonik bir eşliğe eklenen
monofonik müzikler özellikle popülerdir. Bu müzikler, metnin seçilmesi ve
sözlerin ruhuna uygun makamın belirlenerek melodinin oluşturulması şeklinde
bestelenir.
Mısır’da makam müziğini icra eden şarkıcı, sözleri
hem melodiyi, makam çerçevesinde yorumlayabilir. En temel melodi, söz ve ritmik
kalıp aynı kalmakla birlikte, performans sırasında tüm diğer yönler değişime
uğrayabilir. İyi bir yorum ve şarkıcı ile çalgıcıların iyi uyumu, “tarab”
denilen bir mertebeye çıkmalarını sağlayabilir. 20. yy.ın sonlarına dek bazı
sanatçılar performanslarında Tarab estetiğini başarıyla uygulamışlardır.”[1]
“Makamlar, Anadolu ve çevre coğrafyaların
geleneksel müziklerinde ezgi tasarımını sağlayan yapılardır. Bu yapıları
oluşturan ses malzemesine ses sistemi, bu sesleri kendi içinde ilişkilendiren
kurallar zincirine ise makam kuramı adı verilir. Makam kuramı, çalgılarda somut
şekilde görülebilen ses sisteminin, yazılı ve sözlü kurallar aracılığıyla ezgi
üretebilmek için nasıl tasarlandığını anlatır.”[2]
“Her bir makam, teorik bir diziye, belirli vurgulu
notalara ve tipik bir melodik hareket kalıbına dayanır. Pek çok örnekte bu
hareket kalıbı, dizinin karar seslerinde başlayıp gittikçe yukarı çıkar ve en
sonunda karar sese iner. Mısır ve Levant bölgesinde teorisyenler, geçmişte
el-Farabi ve Safi ed-Diyn’in çalışmalarına benzer şekilde bir oktavlık diziyi
küçük mikrotonlara böler. Arap müziğinin esasen işitsel doğasına rağmen, Batı
notasyonu tamamıyla yerleşmiş ve ekstra semboller yaygınca kullanılmıştır.
Aşağıda Mısır ve Levant bölgesinde en çok
kullanılan makam dizilerinin bir listesi yer almaktadır:
“Makam, Arap müziği ve genel olarak Orta Doğu
müziği için temel modal birimdir. Makam, alt tetrakordunun belirleyici olduğu
bir diyatonik diziden (bazen ¾ ve 5/4’lük tonlarla) oluşur. Tipik ses
sıralamaları, motifler ve kadanslar ve müzik dışı içerikler de makama dâhil
olmakla birlikte, 20.yy.da daha çok dizisel özellikler vurgulanmıştır. Hicaz,
Rast, Bayati ve Saba gibi makamlar en popüler olanlardır.”[4]
Makamın farklı bir tanımına göre, “Arap müziği ve
ilgili olduğu müzikal alanlarda geçerli olan temel bir ses örgütlenme
prensibidir. Kelime anlamı “yer” veya “konum”dur. Çağdaş Mısır müziğinde makam
teorik olarak, iki tetrakorda bölünmüş bir dizi ve oktavın tekrar edilmesi
olarak tarif edilir. 24 eşit tampere edilmiş çeyrek tondan oluşan bir ses
dizisinden birçok makam elde edilebilir.
21.yy.ın başında makam, perdeler arası hiyerarşi
olan, çeşitli entonasyon ve belli melodik şekillerin belirleniminde doğaçlanan
ya da bestelenen bir melodi tipidir. Tetrakordlar melodiyi detaylandırma
konusunda temel çerçevedir. Genellikle önce alt, sonra üst tetrakord
geliştirilir; melodi orijinal makamın alt tetrakorduna dönmeden önce başka bir
makama modüle olabilir. Ağırlık genellikle, makamın başladığı ve bittiği eksen
perdesinde ve oktavındadır. Ancak makamın genellikle beşinci derecesi olan
güçlüsü de önemlidir. Bazı makamların önemli perdeleri vurgulamak için
kullanılan, özellikle kadansta görülen karakteristik melodik motifleri vardır.
Makamın kimi dereceleri sabitken, kimi değişkenlik gösterebilir. Bu durum için
“sika” terimi kullanılır. Bir makam ayrıca makam sistemindeki yerine göre de
farklılaşır. Bir makam transpoze edilemez, çünkü bu durumda başka bir makam
olur ve adı da değişir.
Makam pratiğinde modülasyon önemli bir yer taşır
ve birçok türün yapısını tanımlar. Besteciler ve icracılar için teknik
ustalıklarını ve makam estetiğini ne kadar iyi anladıklarını gösterebilecekleri
bir yer de modülasyon kullanımlarıdır. Bunu yapmak için, ortak eksen ve
tetrakordlarına göre gruplandırılmış makam ilişkilerine uyulmalıdır. Bazen
ortak bir perde de besteci için modülasyon olanağı sağlar.
Son 20-30 yıldır Mısır’daki makam teori ve pratiği
Batı etkileri göstermeye başlamıştır. Eşit tamperamana doğru bir gidiş
olmasının yanında; 1932’de 52 olarak belgelenen makam sayısı 1980’ler ve
90’larda 20’nin altına düşmüştür.
Usul
Mısır makam müziğinde eserlerin çoğunun ritmik
özellikleri “ikaa” denilen döngüden oluşur. Her vuruş, davul çalıştaki gürlüğe
göre düm veya tek olarak adlandırılır. Davulun merkezine vurarak elde edilen
derin ses düm, parmak uçlarıyla kenarına vurarak elde edilen tiz ses tek olarak
söylenir. Canlı performanslarda perküsyoncular bu döngüye ritmik süslemeler
ekler. Mısırlı müzik teorisyenleri, ika’yı basit (iki zamanlı) ve murakkaba (üç
veya aksak zamanlı) olarak sınıflandırır. Vokal türlerde de ritmin seçimi
sözlerin ritmik yapısına uydurulur. Bu nedenle, ika melodik yapıyı da
etkileyebilir. 1932’de belgelenen 19 ritmik kalıp, 80’ler ve 90’larda 10’un
altına düşmüştür.”[5]
“Günümüz müzik teorisinde ifade edildiği üzere bir usül,
temel olarak duraklardan ve farklı tınılarda vuruşlardan oluşur. Mısır
geleneğinde düm kuyruğu aşağı doğru yazılan notayla gösterilir, tek kuyruğu
yukarı doğru olan notayla gösterilir.
Aşağıda günümüz Mısır ve Levant bölgesinde sıkça duyulan
vuruş kalıpları yer almaktadır:
Form
“1930’lara
dek “maghna”, vaslah’tan (kelime anlamı uzama demek) oluşur. Bir dizi vokal ve
çalgısal besteleri ve doğaçlamaları içeren çok bölümlü, bileşik bir formdur.
Hepsi aynı makamdadır ve sonunda “davr” veya kaside, coşkun bir vokal eser yer
alır. Vaslah’ın icrası genellikle 1 saat sürer. Bir akşamda 3 vuslat yer
alabilir.
Vaslah,
solo bir vokal ve ona eşlik eden ufak bir saz ekibiyle (takht) icra edilir. Ud
taksimiyle başlar. Serbest ritmle çalınan çalgısal bir doğaçlama ile makam
sunulur ve müzisyenin müzikalitesini ve teknik yeteneklerini gösterme imkânı
olur. Bu girişi semai takip eder. Saz ekibinin çaldığı semai, ABCBDB gibi giden
döngüsel bir kompozisyondur. Bunu kemanda ya da neyde ikinci bir taksim takip
eder. Böylece, koro ve orkestranın icra ettiği, her kıtanın aynı müzikle söylendiği,
hece ölçülü vokal bir kompozisyon olan muvaşşah’a geçiş yapılır. Ardından gelen
kanun taksimini layali ve mavvaal takip eder. Layali’de “ye leyl ya’ain”
sözleri serbestçe doğaçlanır, mavvaalda genellikle kırsal kültürle
özdeşleştirilen günlük konuşma dilinde Arapça bir aşk şiirinin sözleri
kullanılır. Vaslah bir vokal eserle –genellikle davr- son noktaya ulaşır. Davr,
Abd el-H’amuuli ve Muhammed Osman tarafından geliştirilmiş, 1930’larda yok
olmuştur. Davr, genellikle koro tarafından söylenen, önceden bestelenmiş hece
ölçülü bir bölümle açılır (madhhab). Ardından, vokalistin doğaçlama söylediği
davr gelir. Sıklıkla, vaslah bir kaside ile sona erer. Kaside, en mükemmel
örneklerinin görüldüğü, Arap şiirine özgü bir türdür. Klasik Arapça’daki edebi
örnekleri, tek bir hece ölçüsü ve kafiyeyle oluşturulan yarım mısralardan
oluşur. Kaside temaları din, tarih, doğa ve aşkla ilgili olabilir. Bu türün
bestelenmesi 20. yy.ın sonlarına dek sürmüştür.
Vaslah’ın
tek bir makam kullanan çok bölümlü yapısı “saltana”nın gelişimesi ve devamında
dinleyicinin ve icracının tarab’a geçmesi için uygun ortamı yaratır. Saltana,
icracıların makamın atmosferine tam olarak girmesidir. 1930’larda, kayıt
sektörünün ve radyonun kısıtlamaları nedeniyle vaslahın süresi kısaltıldı. 1940’larda
ise tamamen yok oldu. Ancak temel yapısı ve estetiği, önde gelen sanatçıların uğniya
gibi vokal türlerin canlı performanslarında devam etmektedir. Esnek yapısı,
içsel tekrar ve günlük dille, uğniya vaslah’ın birçok unsurunu barındırır. Önceden
bestelenmiş çalgısal girişler ve ara müzikler, çalgısal ve vokal doğaçlamalar
ve tek tek müzisyenlerin virtüözitelerini gösterebilme imkânı bu türde de
görülür.
1920’ler
ve 30’larda, büyük oranda müzik medyasının etkisiyle iki vokal tür ortaya
çıktı. “Taktuka”, her kıtanın aynı müzikle tekrarlandığı, nakaratla başlayan,
kolay hatırlanacak kısa melodiler üzerine yazılan bir şarkıdır. Sözleri günlük
Arapça’dan alınır ve aşk, evlilik, kadın güzelliği ve kadın hakları ya da
ulusal özgürlük gibi politik konularda olabilir. Her kıtanın ayrı müziği olan
“monolog”, müzikli tiyatroların vokal parçalarından evrilmiştir. Günlük Arapça
kullanılır, aşk ve mutsuzluk gibi duygular ifade edilir.”
Besteciler ve İcracılar
Besteci Sayid Derviş Mısır’daki Arap müziğinde
yeni bir yol açtı. Yazdığı 26 operetiyle Mısır geleneğinde yer eden yeni bir
tür yarattı ve Türk etkisinden sıyrıldı. Birçok şarkısı ve opereti güncel
sosyal ve politik konuları ele aldı. Müziği geniş kentli kesimlere ulaştı ve
sıradan Mısırlının kaygılarını yansıttı. Yurtsever parçalarından biri olan Bilādī
bilādī (‘Ülkem,
Ülkem’), 1970’lerden beri Mısır ulusal marşı olarak kullanılmaktadır. Onu takip
eden besteci ve şarkıcı Muhammed Abd al-Vahab kendisini, Arap ve Batı
unsurlarının sentezini yaratarak Arap müziğini modernleştirmeye adadı. 20.
yy.da Arap müziğine önemli katkılar koyan diğer besteciler melodik şekle
yenilikler getiren Muhammad al-Kasabçı (1892–1955); Zakariya Ahmad ve kasideyi
modernleştiren Riyad al-Sunbatı (1906–81).
Solo vokalist
Ümmü Gülsüm, modern Arap müziğinin en önde gelen icracılarından ve Batı’da en
çok tanınan Arap müzisyendir. Elli yıllık kariyeri boyunca onun icraları
geleneksel Arap müziğinin en önemli özelliklerini yansıtması bakımından örnek
gösterilmiştir.”[7]
Günümüzde Mısır
“Modern Mısır müziği, uluslararası Arap müzik kültürünün
bir bölümünü teşkil etmektedir. Kahire, müzisyenler ve müzik sektörü için bir
merkez niteliğindedir. 20. yy.ın ilk yarısındaki Mısırlı şarkıcıların ve
bestecilerin -özellikle Ümmü Gülsüm ve Muhammed Abd al-Vahab- stilistik
buluşları ve kayıt ve filmler sayesinde klasik Arap müziğine olan ilgi genişlemiş
ve Arap dünyasında büyük bir popülerlik kazanmışlardır. Hükümet Kültür
Bakanlığı tarafından finanse edilen Arap Müziği Topluluğu, 19.yy. ve öncesine
ait klasik Arap müziğini başarıyla yeniden canlandırmıştır. Kahire’deki Arap
Müziği Konservatuvarı Arap müziği eğitimi sunarken, Conservatoire
de Musique Arabe öncelikle Batı müziği öğretmektedir. Gamal Salama (b. 1945),
Rageh Daoud (b. 1954) ve Mauna Ghoneim (b. 1955) gibi besteciler, sahici ve
özgün makamatı Batı’dan devşirilen kontrapuntal yazımla harmanlamaktadırlar.”[8]
KAYNAKLAR
Cenk Güray, Bin Yılın
Mirası / Makamı Var Eden Döngü: Edvar Geleneği, Pan Yayıncılık. http://www.birazoku.com/bin-yilin-mirasi-makami-var-eden-dongu-edvar-gelenegi
EL-SHAWAN CASTELO-BRANCO,
S. The New Grove Dictionary of Music and Musicians, “Egypt, Arab Republic of
(Jumhuriyat Misr al-Arabiya)”.
The Harvard Dictionary of
Music (2003), “Egypt” Harvard University Press, Cambridge, MA, USA.
The Harvard Dictionary of
Music (2003), "Maqam", Harvard University Press, Cambridge, MA, USA.
RACY, A. J.-LOGAN,
J., “Arap Müziği Nedir? 2. Bölüm”, çeviren Gökhan Mansuroğlu, http://www.musikidergisi.net/?p=1172
[1] SALWA EL-SHAWAN CASTELO-BRANCO, Grove Dictionary of Music and Musicians, Egypt, Arab Republic of (Jumhuriyat
Misr al-Arabiya) maddesi, Arap müziği başlığı.
[2] Cenk Güray, Bin Yılın
Mirası / Makamı Var Eden Döngü: Edvar Geleneği. http://www.birazoku.com/bin-yilin-mirasi-makami-var-eden-dongu-edvar-gelenegi
[3] Ali Jihad Racy, Jack
Logan, Arap Müziği Nedir? 2. Bölüm, çeviren Gökhan Mansuroğlu, http://www.musikidergisi.net/?p=1172
[5] SALWA EL-SHAWAN
CASTELO-BRANCO, Grove Dictionary of Music and Musicians, Egypt, Arab Republic
of (Jumhuriyat Misr al-Arabiya) maddesi, Arap müziği başlığı.
[6] Ali Jihad Racy, Jack
Logan, Arap Müziği Nedir? 2. Bölüm, çeviren Gökhan Mansuroğlu, http://www.musikidergisi.net/?p=1172
[7] Salwa EL-SHAWAN
CASTELO-BRANCO, Grove Dictionary of Music and Musicians, Egypt, Arab Republic
of (Jumhuriyat Misr al-Arabiya) maddesi, Arap müziği başlığı.
No comments:
Post a Comment