Murger Tomb

Murger Tomb
Henri Murger, Cimetiére de Montmartre, Eylül 2015

Friday, January 26, 2018

Boğaziçi’nin Tarihi Orgu

Our aim is to make the (Robert) College a recognized center of good music in Constantinople and we hope that with our most excellent hall and its new organ, which has already been promised, we shall be able to attain to this ideal.

C. E. Estes, Professor of Music, RC
(The Annual Report of RC 1911-1912)



Profesör Estes’in bu sözlerinden 106 yıl sonra Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul’un müzik sahnesindeki yerini daha da güçlendirmek ve görünürlüğünü artırmak idealine doğru bir adım daha attı. 26 Ocak 2018 akşamı kampüsün en eski 2. tarihi akademik binası olan Albert Long Hall’da gerçekleştirilen Yeni Yıl Konserinde Birgül Küçükönder (BÜ’ 84) Orgun tarihçesini ve Mehmet Küçükönder (BÜ’77) onarım hikayesini anlatırken Prof. Leyla PINAR 1913 tarihli İngiliz Norman & Beard marka tarihi orgda birbirinden özel parçalardan oluşan bir program seslendirdi. 


Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Ofisi Kültür ve Sanat Komisyonu’nun organize ettiği gecede Orgun 1999-2000 yıllarındaki onarım sürecini yürüten Mehmet Küçükönder’e, bu amacı destekleyen ve bağış sağlayan başta dönemin rektörü Prof. Dr. Üstün Ergüder olmak üzere tüm destekçilere ve günümüzde ihtiyaç duyulan kapsamlı bakım ve onarım için maddi kaynağın oluşmasına öncülük eden Robert Kolejlilere özellikle teşekkür edildi.


Birgül Küçükönder sunumunda, basınçlı hava ile çalışan ilk borulu org ‘pipe organ’ın 757 yılında Constantinople’da üretildiği ve Bizans İmparatoru Constantine V tarafından Fransa Kralı Pepin III.’e armağan olarak gönderildiğini ifade etti. 812’de Pepin’in oğlu Kral Charlemagne’ın, Aachen’deki şapeli için benzer bir org talebinde bulunmasının, Batı Müziği’nde “pipe organ”ların kullanılmasının başlangıcı olarak kabul edildiğini ekledi. Döneminde Balkanların en büyük orgu, dünyanın en ünlü beş orgundan biri olduğu belirtilen Org'un, üç klavye, pedallar ve ellisi salonda görünür olmakla birlikte 5000’in üzerinde borudan oluştuğu ve 1848-1920 yılları arasında İngiltere’den İstanbul’a ithal edilen 3 orgun içinde günümüzde en iyi durumdaki olduğu anlatıldı. Boğaziçi Üniversitesi'nin tarihi Org'u, sahnede çalındığı için diğerlerine kıyasla seyirciyle daha iyi bir etkileşimde olduğu ve Obua, viyolonsel, kontrbas, trombon, klarnet, vb 28 adet enstrümanın sesine sahip olduğu belirtildi. Org'un sıkça çalındığı geçmiş dönemlerde sesinin karşı yakadan Küçüksu’dan duyulabildiği, Halide Edip’in Sinekli Bakkal kitabında Bebek’ten dinlenildiği, 10 Kasım 1938’de ise Robert College'daki öğretmen ve öğrencilerin Cenaze Marşı çalınarak birlikte yas tutmaya çağrıldığı hatırlatıldı. 

Bu özel gecede çalışıyla Org'a nefes veren; İtalya, Fransa, İngiltere, İspanya ve Belçika’da önemli konservatuarlarda eğitim almış, birçok uluslararası diploma ve ödüllerinin yanı sıra konser ve CD çalışmaları bulunan Prof. Leyla PINAR  “İstanbul Barok” adlı grubun kurucusu olup İstanbul Orgları üzerine bir kitabı bulunmaktadır. Konsere Pachelbel’in Magnifica’sı ve aynı hayranlığı simgelediğini ifade ettiği Ali Ufki’nin İlahi’siyle başlayan PINAR, Handel, Bach, Haydn ve Salieri’nin yanı sıra Satie, Erkin ve Peeters gibi modern bestecilerin eserlerini icra etti. Parça aralarında kısa bilgilere de yer veren PINAR, kendisi bir süre İstanbul’da yaşamış ve olasılıkla Yeniköy’deki Kilise orgunda da eserler seslendirmiş olan Lizst’ten Verdi’nin Requiem-Agnus Dei parafrazına da yer vermesinin yanı sıra, bir sürpriz niteliğinde Elvis Presley’in Love me Tender adlı şarkısını da çaldı.


Birçok sanatsever, BÜ mezunu ve öğrencisinin ilgi gösterdiği bu akşamda, tarihi Orgun yaşatılarak gelecek nesillere devredilebilmesi, nefes alması ve ömrünün uzaması için olabildiğince sık çalınması gerektiği vurgulanırken, Org konserlerinin her ay yapılması, bahar aylarında uluslararası “Org Festivali”, İKSV İstanbul Müzik Festivali kapsamında “Albert Long Hall’de Org Konserleri” düzenlenebilmesi ve bakım-onarımının devamlılığı için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi. Bu kapsamda www.buvak.org.tr adresinden bağış toplanmakta olup Boğaziçi’nin tarihi orgu ve Albert Long Hall İstanbul’un müzik sahnesinde daha iyi yerlere gelmesini ve İstanbul’da org konserleri ve festivallerine ev sahipliği yapmasını mezun bir Boğaziçili olarak ben de yürekten umuyorum.